out of - Turco Inglés Diccionario

out of

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Significados de "out of" en diccionario turco inglés : 17 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
out of prep. dışında
The word 'products' has been left out of the Finnish version.
Ürünler' kelimesi Fince versiyonun dışında bırakılmıştır.

More Sentences
General
out of prep. arasından
Tom jumped out of the bushes.
Tom çalıların arasından atladı.

More Sentences
out of prep. için
What's the fastest way out of here?
Buradan çıkmak için en hızlı yol hangisi?

More Sentences
out of prep. dışına
The intelligentsia and the leaders of its society were driven out of the country.
Aydınlar ve toplumun önde gelenleri ülke dışına sürüldü.

More Sentences
out of prep. -den dolayı
out of prep. -den dışarı
out of prep. haricinde
out of prep. yoksun
out of prep. -den uzak
out of prep. -den çıkma
out of prep. -den
out of prep. -dan
out of prep. -den yapılmış
out of prep. -in dışında
out of prep. -sız
out of prep. -siz
out of prep. -da.....-ı /-den....-ü/-nin haricinde/(oran olarak)

Significados de "out of" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
out of order adj. arızalı
The telephone is out of order, Mr Tamori.
Telefon arızalı, Bay Tamori.

More Sentences
out of order adj. bozuk
Nothing's out of order.
Hiçbir şey bozuk değil.

More Sentences
General
out of kindness n. nezaketten
He did it out of kindness.
Bunu nezaketinden dolayı yaptı.

More Sentences
out of sight n. gözden uzak
Too often everything happens in ministries' corridors, without consultation and out of sight.
Çoğu zaman her şey bakanlık koridorlarında istişare edilmeden ve gözlerden uzak bir şekilde gerçekleşiyor.

More Sentences
grow out of v. çıkmak
Tom appeared suddenly, as if he just grew out of the ground.
Tom aniden ortaya çıktı, sanki topraktan çıkmış gibiydi.

More Sentences
keep out of v. uzak durmak
Keep out of this.
Bundan uzak dur.

More Sentences
get out of v. inmek
Tom claims he saw some aliens getting out of a spaceship.
Tom bir uzay gemisinden inen uzaylılar gördüğünü iddia ediyor.

More Sentences
pour out of v. boşaltmak
The crowd poured out of the auditorium.
Kalabalık, konferans salonunu boşalttı.

More Sentences
stay out of v. uzak durmak
Now they have to avoid eviction, stay out of jail and get to the beach, no matter what.
Artık ne olursa olsun tahliyeden kaçınmaları, hapishaneden uzak durmaları ve sahile gitmeleri gerekiyor.

More Sentences
get out of v. kurtulmak
How in God's name can we get out of this ambiguous situation?
Tanrı aşkına, bu muğlak durumdan nasıl kurtulabiliriz?

More Sentences
opt out of v. çekilmek
So we are all delighted that the United Kingdom has stopped opting out of social policy.
Dolayısıyla Birleşik Krallık'ın sosyal politikadan çekilmekten vazgeçmiş olması hepimizi sevindirmiştir.

More Sentences
drop out of v. çıkmak
Tom wondered why Mary had dropped out of school.
Tom Mary'nin okuldan neden çıktığını merak ediyordu.

More Sentences
pull out of v. çıkmak (bir işten)
Tom started the car and pulled out of the parking lot.
Tom arabayı çalıştırdı ve park yerinden çıktı.

More Sentences
come out of v. ortaya çıkmak
There is no market unless consumers have confidence in the products that come out of research and manufacturing.
Tüketiciler araştırma ve üretim sonucunda ortaya çıkan ürünlere güven duymadıkça pazar oluşmaz.

More Sentences
sneak out of v. sıvışmak
Tom tried to sneak out of the office without being seen.
Tom görünmeden ofisten sıvışmaya çalıştı.

More Sentences
stay out of v. dışında kalmak
That is an issue the Executive Board should stay out of.
Bu, Yürütme Kurulu'nun dışında kalması gereken bir konudur.

More Sentences
be out of control v. kontrolden çıkmak
It's simply out of control.
Basitçe kontrolden çıktı.

More Sentences
walk out of v. çıkmak
Our patient walked out of the hospital the next day.
Hastamız bir gün sonra hastaneden yürüyerek çıktı.

More Sentences
opt out of v. vazgeçmek
It is regrettable that the UK is opting out of this measure.
Birleşik Krallık'ın bu tedbirden vazgeçmesi üzüntü vericidir.

More Sentences
get out of v. kaçmak
We should get out of here now.
Buradan hemen kaçmalıyız.

More Sentences
back out of v. vazgeçmek
You can't back out of your responsibilities.
Sorumluluklarından vazgeçemezsin.

More Sentences
go out of v. dışına çıkmak
She rarely, if ever, goes out of town.
Nadiren, kırk yılda bir, şehrin dışına çıkar.

More Sentences
slip out of v. sıvışmak
He slipped out of the classroom.
O, sınıftan sıvıştı.

More Sentences
bow out of v. çekilmek
She bowed out of the race before it was too late.
O, çok geç olmadan önce yarıştan çekildi.

More Sentences
get out of v. arabadan inmek
When I got out of the car, I felt like I had been here before.
Arabadan indiğimde sanki buraya daha önce gelmişim gibi hissettim.

More Sentences
grow out of v. doğmak
This project grew out of a sketch I made on a napkin at a party last year.
Bu proje, geçen yıl bir partide peçete üzerine yaptığım bir taslaktan doğdu.

More Sentences
be out of fashion v. modası geçmek
Long hair is out of fashion.
Uzun saçın modası geçti.

More Sentences
walk out of v. ayrılmak
Our patient walked out of the hospital the next day.
Hastamız ertesi gün hastaneden yürüyerek ayrıldı.

More Sentences
run out of v. tüketmek
You're running out of time.
Zamanı tüketiyorsun.

More Sentences
run out of v. bitmek
We've run out of bombs.
Bombalarımız bitti.

More Sentences
lean out of (a window/balcony) v. dışarı sarkmak
It's dangerous to lean out of the window.
Pencereden dışarı sarkmak tehlikelidir.

More Sentences
stay out of v. dışında durmak
They stayed out of the way.
Yolun dışında durdular.

More Sentences
be out of v. dışında olmak
I wanted to have lunch with Tom tomorrow, but he told me he'd be out of town.
Yarın Tom'la öğle yemeği yemek istedim ama o bana şehir dışında olacağını söyledi.

More Sentences
come out of v. çıkmak
Compromises are often the only things to come out of difficult situations.
Uzlaşmalar genellikle zor durumlardan çıkabilecek tek şeydir.

More Sentences
be out of patience v. sabrı tükenmek
We've run out of patience.
Bizim sabrımız tükendi.

More Sentences
Common Usage
out of balance adj. dengesiz
out of trouble adj. belasız
General
out of wedlock n. evlilik dışı
out of order n. düzeni bozuk
ten out of ten n. on üzerinden on
time out of mind n. öteden beri
time out of mind n. eskiden beri
being out of sorts n. keyifsizlik
person out of work n. işsiz
out of the contract n. anlaşma dışı
a bolt out of the blue n. hiç umulmayan bir iş
a bolt out of the blue n. hiç umulmayan bir olay
a bolt out of the blue n. hiç umulmayan bir haber
a bolt out of the blue n. hiç beklenmedik bir haber
a bolt out of the blue n. hiç beklenmedik bir olay
a bolt out of the blue n. hiç beklenmedik bir iş
going-out-of-business sale n. tasfiye satışı
out-of-wedlock n. evlilik dışı
out of memory n. yetersiz bellek
out of focus film n. bulanık film
out of focus film n. flu film
one out of every three n. her üç kişiden biri
three out of four n. dörtte üçü
two out of five n. beşte ikisi
throw someone out of the house n. evden kovmak
one out of three of the patients n. hastaların üçünden bir tanesi
child born out of wedlock n. evlilik dışı dünyaya gelmiş çocuk
beat jack out of doors n. bir kağıt oyunu
beat your neighbour out of doors n. bir kağıt oyunu
beat your neighbour out of town n. bir kağıt oyunu
out-of-course n. rötar yapmış tren
out-of-course n. üniversitede okul uzatma
out of school time n. okul dışı zaman
jack-out-of-office n. makamından kovulmuş kimse
jack-out-of-office n. koltuğunu kaybetmiş kimse
out-of-doors n. açık hava
out-of-stater n. başka eyalet veya ülkeden gelen ziyaretçi
out-of-stater n. başka eyalette belirli süre yaşayan kimse
out-of-the-box thinking n. yaratıcı düşünme
out-of-the-box thinking n. alışılmış olanın dışında düşünme
chisel somebody out of something v. mantarlamak
be out of line v. yakışık almamak
be out of luck v. şanssız olmak
put somebody out of temper v. sinirlendirmek
keep out of mischief v. yaramazlıktan kaçınmak
clear out of v. toz olmak
jump out of v. bir yerden dışarı atlamak
get out of hand v. çığırından çıkmak
be out of shape v. formunda olmamak
be out of place v. uygunsuz olmak
frighten somebody out of his wits v. ödünü patlatmak
keep out of sight v. hiç gözükmemek
run out of v. kovmak
not to let someone out of sight v. gözünden hiç kaçırmamak
lie one's way out of something v. yalan söyleyerek bir işten sıyrılıvermek
get something out of the way v. bir şeyi bitirmek
run out of something v. tükenmek
be invalid out of the army v. çürüğe çıkarılmak
boot somebody out of something v. pabucunu eline vermek
be out of touch v. dünyada olup bitenlerden haberi olmamak
be out of breath v. soluk soluğa olmak
go out of order v. arızalanmak
be out of control v. kontrolden çıkmış olmak
be out of something v. yoksun olmak
get out of breath from laughing v. gülmekten katılmak
step out of line v. çizginin dışına çıkmak
make sense out of v. anlam çıkarmak
check out of v. kitabın çıkış kaydını yapmak
be out of the running v. yarışmadan elenmiş olmak
throw background out of focus v. arka plana atmak
get out of a scrape v. yakayı kurtarmak
get scared out of one's wits v. üç buçuk atmak
leave out of account v. saymamak
put one's nose out of joint v. birisinin ayağını kaydırmak
be out of breath v. katılmak
be out of line v. yakışıksız olmak
put out of commission v. yıkmak
put one's nose out of joint v. birisinin işini bozmak
pull out of v. bırakmak (bir işi)
grow out of v. kabına sığmamak
get out of hand v. bozulmak
settle out of court v. mahkemeye başvurmadan uzlaşmak
be out of breath v. nefes nefese olmak
get out of condition v. hamlamak
be out of touch with v. iletişim içinde olmamak
be out of the woods v. hasta hayati tehlikeyi atlatmış olmak
be out of spirits v. keyfi kaçmak
be out of work v. işsiz olmak
be taken out of circulation v. tedavülden kalkmak
chisel somebody out of something v. mandepsiye bastırmak
invalid somebody out of the army v. çürüğe çıkarmak
be out of step with v. ayak uydurmamak (birisine)
be out of shape v. kalıpsız olmak
argue someone out of something v. tartışarak birini bir şeyden vazgeçirmek
speak out of turn v. sırası gelmeden konuşmak
hunt out of season v. av mevsimi dışında avlanmak
take the mickey out of somebody v. alay etmek
be out of one's senses v. çıldırmak
place something out of someone 's reach v. bir şeyi birinin erişemeyeceği bir yere koymak
get out of hand v. idare edilememek
put somebody's nose out of joint v. burnunu sürtmek
put somebody out of temper v. kızdırmak
be out of order v. usule aykırı olmak
run out of money v. kesenin dibi görünmek
live out of suitcases v. evini sırtında taşımak
be out of date v. süresi dolmak
put out of sight v. ortadan kaldırmak
be out of the way v. sapa düşmek
be out of place v. yerinde olmamak (fiilen)
be out of place v. abes kaçmak
get out of the way v. kenara çekilmek
lock someone out of v. kapıyı kilitleyerek birinin bir yere girmesini engellemek
get out of debt v. borçtan kurtulmak
wangle out of v. caymak
sneak out of v. kaytarmak
be out of sorts v. keyfi olmamak
feel out of place v. garipsemek
make something out of nothing v. yoktan var etmek
put somebody's nose out of joint v. ayağını kaydırmak
be out of date v. süresi bitmek
take the words out of somebody's mouth v. lafı ağzından almak
keep somebody out of v. uzak tutmak
be out of place v. uygun düşmemek
talk somebody out of something v. caydırmak
get out of hand v. çığrından çıkmak
be out of order v. uygunsuz olmak
pass out of one's mind v. hatırından çıkarmak
chuck somebody out of something v. yaka paça dışarı atmak
look at out of the corner of one's eye v. göz ucuyla bakmak
get out of a tight spot v. vartayı atlatmak
tumble out of bed v. yataktan fırlamak
be out of practice v. formdan düşmüş olmak
duck out of v. kaytarmak
be out of plumb v. şakulden kaçmak
be out of one's mind v. çok öfkeli olmak
be out of order v. (makine/aygıt) bozulmuş olmak
go out of date v. modası geçmek
be out of train v. idmansız olmak
put somebody out of countenance v. şaşırtmak
go out of sight v. gözden kaybolmak
wriggle oneself out of v. sıyrılmak
poke out of v. çıkmak
be out of character v. (bir davranış için) birinin karakterine uymamak
trick out of v. tokatlamak
slip out of v. belli etmeden çıkmak
get out of v. sağlamak
go out of one's mind v. keçileri kaçırmak
be out of the running v. adaylıktan elenmiş olmak
make a mountain out of a molehill v. pireyi deve yapmak
be out of sync v. senkronik olmamak
be out of practice v. uzun zamandan beri bir şeyi yapmadığı için onu iyi yapamamak
get a kick out of something v. keyif almak
be out of reach v. erişilemez olmak
get out of hand v. şirazesinden çıkmak
be out of sync v. senkronize edilmemiş olmak
back out of v. sözünden dönmek
put out of commission v. mahvetmek
drive someone out of his mind v. çileden çıkarmak
get out of condition v. hamlaşmak
be out of earshot v. uzakta olduğu için işitememek
get out of v. kaçınmak
be out of print v. kitap yayımcısında mevcut olmamak
put out of mind v. aklından çıkarmak
talk somebody out of something v. vazgeçirmek
get out of control v. şirazesinden çıkmak
get out of order v. bozulmak
be out of something v. bitmek
put somebody's nose out of joint v. kırmak
be out of print v. kitapçılarda bulunmamak
be out of reach v. el altında olmamak
be out of keeping with something v. bir şeye uygun olmamak
be out of question v. düşünülemez olmak
grow out of v. büyüyüp vazgeçmek (kötü bir şeyden)
be out of place v. yakışık almamak
be out of place v. yerinde olmamak (her zamanki)
take something out of v. bir şeyi bir yerden çıkarmak
be out of shape v. şeklini kaybetmiş olmak
get out of v. sıyrılmak
take the piss out of somebody v. makaraya sarmak
get a small job out of the way v. aradan çıkarmak
be out of touch with v. ile temasta bulunmamak
squirm out of v. sıyrılmak
be out of order v. bozuk olmak (makine/aygıt)
get out of control v. kontrolden çıkmak
squirm out of v. kıvırmak
be out of shape v. formdan düşmüş olmak
be out of earshot v. duyamamak
say something out of spite v. nispet yapmak
say something out of spite v. nispet vermek
go out of one's mind v. aklını oynatmak
be out of breath v. nefesi kesilmek
boot somebody out of something v. pasaportunu eline vermek
get out of hand v. azmak
spit out thick wads of phlegm v. balgam çıkarmak
feel out of sorts v. keyfi yerinde olmamak
get out of hand v. yoldan çıkmak
put one's nose out of joint v. birisini gözden düşürmek
be out of print v. kitabın baskısı tükenmiş olmak
get out of the way v. savulmak
get out of breath v. katılmak
be like a fish out of water v. sudan çıkmış balığa dönmek
get something out of one's system v. çok arzuladığı bir şeyi arzulamaz olmak
rule something out of order v. kabul etmemek
be out of one's senses v. aklını kaçırmak
talk somebody out of v. vazgeçirmek
be out of one's mind v. kafadan kontak olmak
get something out of one's system v. vücudu bir şeyi atmak
go out of one's mind v. aklını kaçırmak
be out of practice v. paslanmak
clean somebody out of something v. soyup soğana çevirmek
get out of control v. gemi azıya almak
be out of plumb v. şakulünde olmamak
look out of the corner of one's eye v. göz ucuyla bakmak
be out of place v. yakışıksız olmak
get out of difficulties v. düzlüğe çıkmak
get out of control v. azıtmak
put someone's nose out of joint v. birinin pabucunu dama attırmak
wheedle something out of someone v. dil dökerek birinden bir şey koparmak
check out of v. çıkış kaydını yaptırmak
put something out of one's mind v. aklından çıkarmak
put an animal out of its misery v. hayvanı öldürerek acılarına son vermek
come out of one's shell v. suskunluğu bırakmak
squirm out of v. yırtmak
get out of breath v. nefes nefese kalmak
get out of hand v. kontrolden çıkmak
get a promise out of somebody v. söz almak
back out of v. caymak
be out of practice v. formda olmamak
get someone out of the way v. birini devredışı etmek
keep something out of v. uzak tutmak
work something out of v. bir şeyi bir yerden çıkarmak
sneak out of v. gizlice çıkarmak
get out of v. kazanmak
be out of one's mind v. aklı yerinde olmamak
snap out of something v. üzülmemek için kendini zorlamak
be out of touch with v. habersiz olmak
put out of commission v. işlemez hale getirmek
feel like a fish out of water v. denizden çıkmış balığa dönmek
jump out of the frying pan into the fire v. yağmurdan kaçarken doluya tutulmak
grow out of v. olgunlaşıp vazgeçmek (kötü bir şeyden)
put someone's nose out of joint v. birinin pabucunu dama atmak
live out of suitcases v. çantası sırtında gezmek
run out of something v. bitmek
put out of sight v. saklamak
be out of order v. çalışmamak
throw out of focus v. arka plana atmak
hustle someone out of v. birini apar topar bir yerden çıkarmak
be out of question v. olanaksız olmak
be out of step with v. ayak uydurmamak
be out of a job v. işsiz olmak
be out of line v. sıradan çıkmış olmak
jolly someone out of v. tatlı sözlerle birini bir şeyden vazgeçirmek
opt out of v. yapmamaya karar vermek
chisel somebody out of something v. madik atmak
make a mountain out of a molehill v. habbeyi kubbe yapmak
chisel somebody out of something v. zokayı yutturmak
wangle words out of somebody v. ağzından laf almak
get someone out of the way v. birini kenara çekmek
take the bread out of somebody's mouth v. ekmeğine mani olmak
suck advantage out of v. çıkar sağlamak
run out of time v. birinin vakti kalmamak
squeeze money out of somebody v. para sızdırmak
coax something out of someone v. birini tatlı sözlerle kandırarak bir şey elde etmek
be out of shape v. formda olmamak
get a kick out of v. keyfini çıkarmak
keep out of sight v. hiç görünmemek
talk out of v. yapmamaya ikna etmek
put somebody out of work v. avare etmek
push someone out of v. birini iterek (bir yerden) çıkarmak
be out of control v. frenlenemez olmak
get out of a scrape v. beladan kurtulmak
grow out of v. büyüdüğü için giyememek (bir giysiyi)
be out of favor with v. birinin gözünden düşmüş olmak
cajole out of v. kandırmak
be out of line v. uygunsuz olmak
be out of luck v. şansı yaver gitmemek
rush out of the room v. odadan fırlayıp çıkmak
go out of order v. arıza vermek
get something out of the way v. bir şeyi kenara çekmek
be out of one's mind v. aklını kaçırmış olmak
come out of one's shell v. açılmak
be out of order v. düzensiz olmak
get someone out of the way v. etkisiz hale getirmek
steal out of v. sessizçe sıvışmak
be out of breath v. soluğu kesilmek
get out of the wrong side v. ters tarafından kalkmak
walk out of v. terketmek
grow out of v. çok büyümek
be out of season v. mevsimi bitmiş olmak
place something out of someone 's reach v. bir şeyi biri için imkansız hale getirmek
be out of luck v. şansı olmamak
speak out of turn v. yersiz konuşmak
put one's nose out of joint v. kıskandırmak
be out of character v. (bir davranış için) birinin her zamanki davranışlarına uymamak
beat the tar out of somebody v. komalık etmek
go out of order v. arıza meydana gelmek
live out of suitcases v. göçebe hayatı yaşamak
pour out of v. dökmek
fall out of favor v. ikbalden düşmek
come out of a coma v. komadan çıkmak
strain something out of v. bir sıvıyı süzgeçten geçirip ondan bir şey çıkarmak
kick the hell out of somebody v. öldüresiye dövmek
throw someone out of work v. birinin işsiz kalmasına sebep olmak
put out of action v. bozmak
get ten out of ten v. on üzerinden on almak
get something out of one's system v. bir şeyden hevesini almak
put somebody's nose out of joint v. gözden düşürmek
be out of stock v. stokta bulunmamak
be out of v. kalmamak
get out of control v. ateş bacayı sarmak
go out of tune v. akordu bozulmak
be out of control v. dizginlenemez olmak
live out of suitcases v. kaplumbağa gibi yaşamak
put someone out of one's misery v. öldürerek acılarına son vermek
put someone out of one's misery v. birini öldürmek
put someone out of one's misery v. çaresine bakmak
put someone out of one's misery v. birini sıkıntılı bir durumdan kurtarmak
force out of business v. işini kaybetmeye mecbur bırakmak
run out of v. bir şeyin tükenmesi
run out of v. bir şeyin bitmesi
con somebody out of v. mahrum etmek
argue somebody out of something v. vazgeçirmek
argue somebody out of something v. caydırmak
get somebody out of a jam v. kurtarmak
take out of pledge v. rehini serbest bırakmak
leave something out of assessment v. değerlendirme dışı bırakmak
take something out of the country v. ülke dışına çıkarmak
take the piss out of v. sataşıp alay etmek
pull out of the market v. piyasadan çekilmek
run out of patience v. sabrı kalmamak
make a big deal out of something v. sorun haline getirmek
make a big deal out of something v. problem haline getirmek
weed out of v. (bir yerden) otları temizlemek
get something/someone out of the country v. yurt dışına çıkarmak
take something/someone out of the country v. yurt dışına çıkarmak
smuggle out of the country v. yasadışı yoldan yurt dışına çıkarmak
take it out of the country illegally v. yasadışı yoldan yurt dışına çıkarmak
be out of one's power (control) v. elden çıkmak
go out of one's possession v. elden çıkmak
fall out of favor v. gözden düşmek
be out of one's hands (control) v. elden çıkmak
take the mickey out of somebody v. gır gır geçmek
beat the hell out of somebody v. eşek sudan gelinceye kadar dövmek
take the mickey out of somebody v. gırgır geçmek
get the utmost enjoyment out of (something) v. tadını çıkarmak
sell out (of merchandise) quickly v. yok satmak
be out of date v. zamanı geçmek
take something out of v. dışına çıkarmak
be out of v. dışında bulunmak
go out of the frame v. çerçeve dışına çıkmak
stand out of v. dışında durmak
hang out of (a window/balcony) v. dışarı sarkmak
make mountains out of molehills v. habbeyi kubbe yapmak
make mountains out of molehills v. pireyi deve yapmak
make mountains out of molehills v. abartmak
leave it out of the coverage v. kapsama dışında bırakmak
leave it out of the scope v. kapsam dışında bırakmak
leave it out of the coverage area v. kapsama alanı dışında bırakmak
get pissed out of one's mind v. çok içip sarhoş olmak
get pissed out of one's mind v. zil zurna sarhoş olmak
get pissed out of one's mind v. haddinden fazla içip sarhoş olmak
go out of existence v. varoluşu sonlanmak
go out of existence v. ölmek
go out of existence v. tarih sahnesinden silinmek
go out of shower v. duştan çıkmak
get out of shower v. duştan çıkmak
come out of shower v. duştan çıkmak
take out of tune v. detone olmak
leap out of the bed v. yataktan kalkmak
come out of hospital v. taburcu olmak
go out of the harbour v. limandan çıkış yapmak
get out of the bed v. yataktan kalkmak
climb out of the bed v. yataktan kalkmak
come out of hospital v. hastaneden çıkmak
keep out of trouble v. beladan uzak durmak
come out of hospital v. hastaneden taburcu olmak
run out of excuses v. bahaneleri tüketmek
put out of v. hariç tutmak
stay out of trouble v. beladan uzak durmak
put out of v. hariç bırakmak
run out of one's excuses v. bahanaleri tükenmek
run out of one's excuses v. bahanelerini tüketmek
put out of action v. saf dışı bırakmak
put out of action v. saf dışı etmek
pick the bones out of fish v. kılçığı ayıklamak
pick the bones out of fish v. kılçık ayıklamak
pick the bones out of fish v. kılçık çıkarmak
pick the bones out of fish v. kılçığını çıkarmak
come out of the tunnel v. tünelden çıkmak
make a story out of something v. hikayeleştirmek
see out (of) the window v. pencereden bakmak
stare out of the window v. pencereden bakmak
gaze out of the window v. pencereden bakmak
lean out of the window v. pencereden sarkmak
peer out (of) the window v. pencereden bakmak
look out (of) the window v. pencereden bakmak
give someone a share out of profit v. kardan pay vermek
give share out of profit v. kardan pay vermek
bore somebody out of their (tiny) mind v. içini baymak
run in out of gear v. boşta çalıştırmak
throw out the case for lack of evidence v. delil yetersizliğinden davayı düşürmek
get out of one's hand v. kontrolünden çıkmak
get out of one's control v. kontrolünden çıkmak
go out of control v. kontrol dışına çıkmak
get out of control v. kontrol dışına çıkmak
move out of the house v. evden taşınmak
put out of action v. pasif kılmak
be out of patience v. tahammülü kalmamak
run out of patience v. tahammülü kalmamak
be out of breath v. nefessiz kalmak
go out of use v. kullanımdan kalkmak
drop something out of use (word etc.) v. kullanımdan kaldırmak
take something out of circulation (coin etc) v. kullanımdan kaldırmak
come out of prison v. hapisten çıkmak
get out of jail v. hapisten çıkmak
get out of prison v. hapisten çıkmak
get out of jail v. cezaevinden çıkmak
be out of patience v. sabır kalmamak
run out of patience v. sabır kalmamak
run out of patience v. sabrı tükenmek
get out of prison v. cezaevinden çıkmak
come out of prison v. cezaevinden çıkmak
pay out of pocket v. kendi cebinden ödemek
pay out of pocket v. cepten ödemek
pay out of pocket v. cebinden ödemek
drop out of the sky v. gökten düşmek
take time out of one's busy schedule v. yoğun programından belirli bir süre ayırmak
be out of one's senses v. balatayı sıyırmak
be out of one's senses v. kafayı yemek
be out of one's senses v. kafayı çizmek
get pleasure out of life v. hayattan zevk almak
be out of the city v. şehir dışında olmak
take (a pan etc) out of the oven v. ocaktan almak
take (a pan etc) out of the oven v. ocaktan indirmek
send off a student out of the classroom/class v. öğrenciyi sınıftan atmak
kick a student out of the classroom v. öğrenciyi sınıftan atmak
send off a student out of the classroom/class v. öğrenciyi dersten atmak
throw the student out of the classroom v. öğrenciyi sınıftan atmak
kick a student out of the classroom v. öğrenciyi dersten atmak
throw the student out of the classroom v. öğrenciyi dersten atmak
make mincemeat out of someone v. birinin pestilini çıkarmak
make hamburger out of someone v. birinin pestilini çıkarmak
get out of the car v. araçtan inmek
worm out of v. ağzından almak
weasel out of something v. yan çizmek
whale the tar out of v. eşek sudan gelinceye kadar dövmek
get out of v. sorumluluktan kaçmak
come out of v. -den meydana gelmek
get a kick out of v. -den zevk almak
grow out of v. -den kaynaklanmak
run out of v. -den dışarı atmak
stride out of v. uzun adımlarla yürüyerek -den çıkmak
get out of somebody's sight v. gözünün önünden çekilmek
get out of focus v. netliğini yitirmek
get out of one's way v. yolunun üzerinde durmamak
get out of one's mind v. kafasından atmak
get out of v. sızıntı yapmak
get out of one's way v. (birinin) yolundan çekilmek
get out of v. -den elde etmek
get out of one's head v. beyninden kazımak
get out of v. -den yararlanmak
get out of v. ağzından laf almak
get out of one's mind v. akıldan çıkarmak
get out of reach v. ulaşılamayacak kadar ileri gitmek
get out of earshot v. ses eriminin dışında kalmak